Bu Blogda Ara

26 Mart 2012 Pazartesi

DUKAN GÜNLÜĞÜ

Bir gün işyerimde bahsedildi, bir doktor uygulamış kilo vermiş. İsmi DUKAN DİYETİ. Hemen internetten araştırdım. Dukan diyeti dört aşamadan oluşuyor ve her bir aşama en fazla 10 gün uygulanabiliyor. İlk aşamada sadece proteinle beslenmek gerekiyor, ikinci aşamada ise her iki güne bir sebze/meyve ekleniyor ve amaşlar sıklaştırılarak devam ediyor. Protein ağırlıklı olması mantıklı geldi. Karbonhidratın engellendiği diyeti duymuştum ama bunda bir fark yağ da kısıtlanıyor. Bu süreç boyunca yulaf kepeği ve suyu ihmal etmemek gerekiyor. Ayrıca etapların 10 günden fazla uygulanmaması gerekiyor, doktor kontrolünde yapılması ise en önemli uyarı.

Hayatım boyunca hiç diyet yapmamışken taş devri beslenme biçimine benzetilen bu diyeti uygulamak istedim. Yalnızda değil iş arkadaşımla birlikte uygulamaya geçtik. Dukan diyetinde birinci aşama olan protein aşamasında yiyebileceğim gıdalar; et, süt, yumurta, yoğurt, ördek hariç tüm kümes hayvanları, sakatat, böbrek, ciğer. İlk günden itibaren haşlanmış yumurta, tavuk, bol bol peynir, yoğurt yememye bir de süt, ayran ve tavuk suyu çorba içmeye başladım. Peynir en sevdiğim yiyecek dilediğim gibi zaten yiyordum, üstüne bir de yoğurt eklenince sebzeyi çookkkk özleyeceğim ama zorlanmam, dedim. Öyle de oldu aç gezmem rağmen beynim öyle odaklandı ki artık canım hiç çikolata istemiyor. Salata yemeyi çok özledim ama olsun bu günler geçecek ve sebzeye kavuşacağım diyordum. Taki diyetin ikinci gününe kadar. İkinci günden itibaren kabızlık sorunu yaşamaya başladım. Bu sorunla yalnızca ben karşılaşmıyordum iş arkadaşımda da üçüncü gün başladı ve sonra ordan burdan duymaya başladım bu sorun en büyük riskmiş. Önlem olarak ise su ve yulaf kepeğini ihmal etmemk gerekiyormuş. Ama ben YULAF KEPEĞİni bulamayınca kaderimle baş başa kaldım. Su iç diyecekler için şimdiden söyleyim, o kadar çok su ve bitki çayı içiyorumki her saat tuvalete koşuyorum. Su içmek sindirimi kolaylaştıran tek bir etken asıl önemli olan lifli gıdalarımdan mahrum kalmam oldu :(

Şimdi diyetimin beşinci günüdeyim. Kilo kaybını hissedebiliyorum ama sindirim sorunum hala devam ediyor. Tek çareyi salata yiyip, ayran içmekte buldum. Bugün ilk salatamı yedim çok mutlu olsamda kilo vermemin sevincini yaşayamıyorum.

Çikolata, tatlı sevdiğimi bilenleri şaşırttığım kadar kendimde bu ayrı kalışları hayretle takip ediyorum. "Hayatta bir çikolata sevenler vardır bir de çikolata aşıkları." sözümdeki çikolata aşığı benim :) Fakat artık çikolata yemek aklıma bile gelmiyor.

22 Mart 2012 Perşembe

ÇİZGİ MİZGİ

Haftalardır yazmıyorum ne burada ne de başka bir yerde... Ee boşta kaldım sayılmaz bu esnada çizmeye başladım. Marifetimin eksin yönüyü keşfetitim; iki işi bir arada yapamıyormuşum :)) Ev ödevim olsaydı hepsini yapardım ama enerji gerektiren işlerde zaman da kısıtlı olunca tek yönde çalışmam gerekiyor.

Didem'ciğime çizdiğim kelebek taplosundan bir kelebek örneği. Canım arkadaşıma alacak özel bir hediye bulamayınca kendim çizip, çerçevelemeye karar verdim. İyi de oldu!


Çizmeye başlayınca ardından bu desenler çıktı ve içimden geldiği gibi paylaşmak istedim.
Şimdilerde ilkel bir çabayla ve buna inat olağan üstü bir destekle photoshop öğrenmeye çalışıyorum. Yalnız çalışmak, bilinmeyeni aramak ve yapmaya çalışırken her hatada deneme yanılma yöntemini denemek nasıl bir hismiş tanımaya başladım. Şimdiye kadar ne öğrendiysem öğretmenlerimden kopya çektim. Oysa şimdi kopyayı geçtim ellerini izleyeceğim bir insanım bile yok. Tabiki bu durum geçici diye seviniyorum. Yakın zamanda ustamın yanına gidince durum değişecek.


Bunlarda yeni yöntemle çizip, boyadıklarımdan birer örnek. Kağıt kalemle insanı öyle özgür hissettiriyorki, programa bağımlı kalmak üstelik sırf öğrenmeye çalıştığım için  aklımdakileri istediğim gibi yansıtamamak ızdırap veriyor. Neyseki günden güne elim alışıyor tek başıma ancak bu kadarını yapabildim dahası öğrendikten sonra gelecektir. Bu da züğürt tesellisi oldu ama neyse :))

3 Mart 2012 Cumartesi

İzmir'de Tarih 28.02.2012 - İnternet Arkadaşım,Kuzular,El Yapımı Otel

Yağcılar Köyü'nde ilk sabah yağmurla başladı. Çevre köyleri, merkez ilçeleri gezmek için yola çıkmışken ilginç bir ev ziyaretinde de bulunduk. Bir fincan kahve içmeye kısmetimizin olduğu, sıcak kanlı sohbetlerin edildiği tüm ortamları gezip dolaştık. Emekli hocamız Tamer Bey ve eşi Aysel Hanım ardından internet arkadaşım Fulden ile vakit geçirdim.

Facebook ve twitter da bilgilerini sürekli paylaştığım bir yıl önce internette tanışıp arkadaş olduğum Fulden ve DİOLİVOS http://diolivossoap.blogspot.com/ sabun yapım atölyesini ziyater ettim. Fulden, Mert ve Muhittin sıcak kanlı samimi arkadaşlıklarıyla sanal dünyanın aslında kocaman bir gerçek olduğunun kanıtlarıydılar. Kırk yıllık hatırları kalsın diye birlikte yaptığımız kahvenin, ocak başı sohbetin tadı hala damağımda.
Urla, Güzelbahçe, Çeşmealtı, Altınköy, Torbalı turunun ardından Taş Eve döndük. Artık akşam olmuştu, köy sakinleri evlerine çekilmişti ki karşı komşu Adnan abi bağıra çağıra gelip akşam muhabbetini başlatmış oldu. Adnan abi coğrafta bölümü mezunu, oğlu İdris uçak mühendisi ve köyde koyunculuk yapıyorlar. Eşi Hediye abla ise ev işlerinden çok hayvanlarla, bağla ilgileniyormuş. İlgi çekici, neşe dolu bir aile. Sıcacık sohbetleriyle bir den bire kaynaşıverdik. Bir ara odadan bulduğu bir maskeyle Hediye ablayı korkutup çığlıkları, kahkahaları birbirine karıştıran Adnan abi bir ara demez mi; "Hediye bee bu akşamı da atlattık, misafire misafir olduk."... :)) İnsan o enerjiyle hiç yaşlanmaz.




 Bunlarda Adnan abinin öperek severek yetiştirdiği koyunları.

Taş Evde akşamları uzun ve sohbet dolu geçtiği için İzmir'in meşhur adreslerini merak bile etmedim. İnsan ne istiyorsa onu yaşıyor ve ne arıyorsa onu buluyor. Ben de "tam bana göre", dediğim bu orman içindeki küçük, sakin Ege köyünde neredeyse tüm aradıklarımı buldum. Dinlenmek ve bol bol yazıp, çizmek için verimli bir kaynak alanı diye düşünüyorum. Tam da dinlenme demişken köyde yapımının son aşamasına giren mimar Serhat Akbay'ın http://www.serhatakbay.com/ eseri otelden bahsetmeden geçemeyeceğim. Altı odalı, doğal manzaralı, taş duvarlar ve ahşap tavanlar ile birlikte iç mekanların tasarımında da el yapımı ahşap eşyalar kullanılmış. Yatak bazaları ve çalışma masalarına kadar el yapımı ahşap doğalığı soluksuzca yaşatıyor. Bir gurme adresi olarak tasarlanan bu otelin yapımında ustalığını sergileyen canım babamı, Halit'ciğimi ve son aylarda yardım ve destekleriyle ona eşlik eden kardeşim Yaşar'ı ellerinden öperek kutladım. Uzaktan dinleyince sıradan bir iş gibi gelen ancak gözlerimin önünde emeğe haksızlık ettiğim için suçluluk duyduğum için üzgünüm. Onlarca ayrıntıyı içeren ahşap tavanlar, günümüz koşullarında sanayi yapımı tek düze çalışmalara inat benzeri olmayan tamamen EL YAPIMI bir eser olmuş.