Bu Blogda Ara

17 Nisan 2012 Salı

SESSİZ

Bugün eski bir arkadaşı, dostu gördüm. Hatta oturup dakikalarca ondan habersiz, sessiz, gizlice onu izledim. Ama o beni hiç görmedi! Duvarın ardındaki nefesi ilk kez habersizce izledim. Elleri hiç değişmemişti. Belkide ilk kez ona ait düşüncelerimden birisini bilmesin istedim. Eskisi gibi olmaktan, alaka kurup ayak üstü sohbetle bile olsa anılmaktan kaçtım. Hem kabuk değiştirmiş kimlikler neyi ve neden paylaşsın? Hayat ne garip; vaktiyle her günü bir arada geçirdiğim insan artık yabancım. Biliyorum eskiler olmasaydı yenilerine yer kalmazdı. Lakin gözden çıkarılan ilkse, eşsizse içteki sızı en derin kılcallara kadar buram buram işliyor.

2 Nisan 2012 Pazartesi

ÖĞRENCİ STRES SINAVI

Bugün üniversiteye giriş sınavı sonrasında gazete manşetlerine yansıyan bir kaç haberi okudum. Yıllarca süren sıav işkencesi hala can almaya devam ediyor. Samsunda bir genç kız henüz sınav yerine gidemeden strese bağlı kalp krizi geçirerek ölmüş. Şeker hastası bir genç ise sınavın yapılacağı okul binasına ilacını almadıkları için sınava girememiş. Kim bilir bunlar gibi ve daha acı nasıl hikayeler vardır.

Her yıl çocuk yaştaki gençler üniversite sınavına hazırlanırlar ama ben hiç birisine "deneme sınavların nasıl, kaç puan alıyorsun, nereyi tercih edeceksin, kazanamazsan ne olacak?" gibi uzayıp giden ahiret sorularını sormam. Hatta hayatlarında sınav olduğuyla bile ilgilenmem. Sebebi insanların geçmişte bana yaşattıkları ağır stresten başkası olamaz! Kazanmak sadece sınavı kazanmak değil, gelecekte yaşayacaklarımızı, iş hayatımızı, sevgilimizi bile seçmemizi etkileyecek bir sınavla kazanmak insana ağır yükler yüklüyor. Kaygılar ve korkular içerisinde yüzerken bir de insanların sorularına tahamül etmek mümkün olmuyor. Hiç unutmuyorum bir gün dersaneye giderken bir aile yakınımıza rastladım. Nasılsın, iyi misin faslını geçtikten sonra "aman Funda bırak artık şu dersanelerin yakasını?", demez mi. Ben de " Yakından kurtuluyorsunuz benden." demiştim. Ya huu kadın dersaneye gitmem sana neden dokunuyor? Senin yolunu mu kesiyorum, dersane paramı sen mi veriyorsun, hayır benim ya da bir başkasının okuyup okumamsı seni ne ilgilendirir. Ben sana " Aman ablaaaa bırak şu çocuk doğurmayı, hem kocan seni hizmetçi mi tuttu bırak yemek yapma bundan sonra." diyor muyum. Saygısızlık insanın kanına işlemiş! Bak şimdi bunları hatırlayınca yine sinirlendim, kalp atışım hızlandı :))

Lise son sınıftayken insanca yaşamamı tamamen kısıtlayarak ders çalışmaya çalışmam ama bir türlü performansımı artmayışı sebebiyle yaşadığım derin duygular ve o yıl ilk ve son kez çıktığım tenefüs süresince yaşadığım aşırı oksijen alımının beynimi şaşırtarak akşamına evde bayılmam ile ders çalışma hayallerim doktor raporuyla iptal edilmişti. Katlanılması zor duygu yoğunluklarını iyi bildiğim için her yıl üniversite sınavı haberlerini acıyla okuyorum, dinliyorum. Oysa hayat zorlayarak, iterek taşınılacak bir yük değil. Çok sonra  öğrendim ki, olaylar üzerinde çok düşünmeyen, yaşamla dalga geçenler başarılı oluyorlar. Hem maddi mi yoksa manevi zenginlik mi istiyoruz, gelecekten beklentilerimiz neler buna iyi karar vermemiz gerekiyor. Düşünmekle zengin olunsaydı filozoflar zengin olurdu. Parayla bilgili olunsaydı mazallah zenginler hepimizi diri diri yerlerdi.

Toplumumuzun aşması gereken sorunları kendimce sıralayacak olursam;
  • Herkes üniversite mezunu olmak zorunda değil.
  • Herkes zeki olamaz, biyoloji bilginizin olması anlamanız için yeterli.
  • Üniversiteler işçi bulma kurumu değil.
  • Her üniversite mezunu illa mezun olduğu bölümün işini yapacak diye bir kanun yok. Bakınız: İçinde boğulduğunuz TV kanalları.
  • Herkes devlet memuru alamaz, malum kapasite belli. Tabi bunu idrak edebilmeleri için istatistiki bilgiye hakim olmalarını bekleyemeyeceğim.
  • Okumuş herker para kazanmak ya da çok para kazanmak zorunda değil.
  • Gençlerin istekleri çoktur bitmez ama unutmayınki insanların temek ihtiyaçları; yemek, içmek, barınmak, giymek ve sevmek.
  • Herkes zengin olamaz, herkes lider olamaz, herkes kariyeri için insanlara dirsek gösteremez, herkes çöpçü olamaz, herkes ekmek satamaz ama herkes insan olabilir!
Finans uzmanı, Doğuş Holding yönetim kurulu üyelerinden Özlem Denizmen'in her defasından biz takipçilerine hatırlattığı en güzel sözlerinden birisidir, ÖNCE İNSAN SONRA PARA sözü. Şimdide bu sınavları hayatlarımıza çelme takar gibi ortaya atanlara söyleyelim, ÖNCE İNSAN SONRA SINAV.