Bu Blogda Ara

Arka Bahçem

İstemek mi yaşamak mı derseniz ben yaşamak derim :) Bir şeyi çok isterim olmaz ve bana sunulanı yaşarsam daima mutlu olurum. Hani bilimde doğal seleksiyon vardır. Bir de mutasyon. İşte yaşam sürecimi doğal seleksiyon ve mutasyon hikayelerine benzetirim. Koşullara uyum göstererek, değişim ve yeniliğe açık kalarak yaşamak mutluluk getiriyor.

Lisede ilk günümüde dersimize giren ilk hocamız, okulun rehberlik ve psikolojik danışman hocası, sınıftaki öğrencilerden mutluluğun resmini çizmesini istemişti. Yani ondan bundan yani benden! Acaba mutluluk neydi? Tutulur mu, yenilir içilir bir şey mi? Bir şeye sahip olmak mıdır mutluluk yoksa, sahip olduklarından aldığın duygumudur? Acaba hüzün de bir mutluluk çeşidi olabilir mi? İnsan, onlarca yüzlerce soru içerisinde mutluluğu ararken kayboluyor. Oysa işareti bile kısacık; iki nokta üst üste - kapa parantez. :) İşte sana mutluluk!

Vakti zamanında dedelerin tarlalarına nohut yolmaya gitmiştik. Tarlada çalışmak zor olmasına zor da yapılan iş bir de nohut yolmaksa zor demek masum kalıyor. Yaz sıcağında, kurak bir iklim, rüzgar bile yok, güneş tependen ayrılmazken tuzları tenine yapışan nohut, susuzluktan pudraya dönmüş toprak ve her çektiğin kökten tenine yapışan onca şey, su toplamış, toğlayan suları patlamış eller, eğilmekten beynine akan kan ve içilmeyesi kan gibi su. Nohut tarlasında bir günü ancak bu kelimeler simgeleyebilir. O gün, çocuk yaşta sabrımın kalmadığı, günlerden birinde kendi kendime verdiğim söz: " Okuyacağım ve bir daha bu işlerle uğraşmayacağım", olmuştu. Sonra da ziraat mühendisliği okudum :))) İyiki de o gün büyük konuşmuşum, yoksa ömrüm boyunca lise hocamın sorusuna cevap bulamayacaktım.

Mutluluk; yaşamak demek, sevdiklerini kıskanırken sevdiğin işi paylaşmak demek, var oluşunu yaratılan her şeyde görebilmek demek, lal çiçekleri anlamak, masum buzağıları bebeğin bilmek demek, kelebekleri gördüğüm her an kalbimin kanatlanması demek.


Funda Karabacak