Bu Blogda Ara

28 Şubat 2012 Salı

Sungurlu - İzmir /27.02.2012

Uzun uğraşlar sonunda vakit ayırıp Sungurlu dışına çıkmanın heyecanıyla başladık yolculuğa. Hedef İzmir/Urla/Yağcılar köyü. Planlar dahilinde bol bol düşünüp zamana meydan okuyacak fikirler ile gerei dönmenin hayalindeydim ve oldu.

Sungurlu, Ankara, Afyon, Uşak, İzmir sıralamasında on saatlik yolculuk sonunda Yörük Evi; ev yemekleri ve yöresel tatların ikram edildiği mekanda yeni dostlar edinmek harikaydı. Serhat ve Sema Akbay merakla bol bol dinledikten sonra yeni hayyaller kurmama yardımcı oldular. Serhat Bey, babasının ölünceye kadar onun nasıl para kazandığını anlamadığını itiraf eden, 45 yaşından sonra mimarlık yapabildiğini yaşam serüvenleriyle anlatan neşe dolu bir insan. Gençlere önerisi her yerede çalışırsak çalışalım öğreneceğiniz şeyler olsun diyen ve yıllarca "patinaj" yapsak dahi vazgeçmemeyi öğütleyen bir beyin.

Eşi Sema Hanım ile ortak bir çok konuyu konuştuk. O da doğa aşığı, ekolojik yaşam düşkünü, Greenpeace, Slow Food ve Buğday Derneği takipçisi. Yağcılar Köyünde insanları biliçlendirmek ve özlerini koruyabilmeleri için Slow Food ile yaptıkları çalışmalardan bahsetti. Tatlı sohberi, sevecen insanlığı ile mis gibi bir geceydi.

Yemek sonrası Ekolojik Mimar'ın eseri Taş Ev'de konaylamaya başladık. Taş duvarlar, ahşap asma katlı, ofis havasında farklı bir yaşam alanı oluşturulmuş.





Serhat Bey'in emek vererek yaptığı bu mekanda bir de tavanda asılı devasa, harika ayrıntılarla dolu kendi ustalığını sergilediği bir gemi maketi varki... Başka söz bulamadım :)

Doğamı bulduğun yer ve insanlarla geçirdiğim zamanın henüz başındaydım. Hüznü, hayal kırıklıklarını ve can sıkıntılarını geride bırakarak gelmiştim. Yol boyunca nelerle karşılaşacağımı ummadan yalnızca babamın anlattıklarını hayal ederek bulduğum bu yeni adres bana öyle sıcak geldiki... İnsanları olduğu gibi yaşam bişimleriyle, fikirleriyle, sevgileriyle kabullenen üstüne tatlar ekleyip hoş sohbetlerini dinleten bu iki insandan öğrenecek çok şeyim olduğunu düşünüyorum.

Taş, çamur, ahşap, ağaç, çiçek, keçi, koyun ve bol bol fotoğraf çekmelik mekanlar ile Yağcılar Köyü doğallığı arayanların adresiymiş. Şehir yaşantısının sitresli havasından ve robot düşüncelerinden kurtulmak için kısıtlı zamanlarda bile olsa kaçamak yaşan insanlar gelirmiş. Köy çevresinde bir kaç kilometrelik mesafelerde kurulmuş Doğa Sitesi ve Altınköy bahçeli evleri, lüks evleri ile buradan biraz farklı olsada "keşke" dedirtecek türden ortamlar.



Köyden manzaralar :)

Hiç yorum yok: